9 Ağustos 2014 Cumartesi

Bir Kayıp Denizci

Kaybolmak için bir denize ihtiyacınız yok, ya da çöle, uzaya ya da labirente. İhtiyacınız olan şey biraz merak, bir kaç yalnızlık.

Yol zihninde, kaben, marsın, mezarın. Hangi cennete ya da cehenneme koşmak istiyorsan koş.Ama senden başka kimsenin sana yol göstermesini bekleme. Kimse giremez aklının nemli zindanlarına, kurak çölüne, sarmaşıklarla örüp sakladığın belleğine.
Minotauros'u, Canavarını öldürecek tek kişi sensin.

Yollar çoğu zaman götürmez insanı bir yere, kendisine; ayrılıp çoğalırlar, seçmeye zorlanırız, kayboluruz.
Beklersek belki bir akıntı Luis'inki gibi götürecek bizi karaya, belki açıklarda kaybedecek. Beklersek yola çıkamamanın ağırlığı, adım bile atamadan indirecek yaşlılığını üzerimize belki,
belki de yeterince beklersek, ölüm gelir, boşa geçmiş bir ömrün teselli hediyesi...

"Bir Kayıp Denizci" Kolombiya Deniz Kuvvetlerinden Luis Alejandro Vleasco'nun fırtınadan tek başına bir salla kurtularak, denizde geçirdiği 10 günü anlatıyor. Büyük usta Marquez'in gazetecilik yıllarında, denizcinin ağzından kaleme aldığı 14 günlük yazı dizisinin yıllar sonra kitaplaştırmış hali.

Denizde ilk ve son gününden birer paragraf.

"Gözümü kırpmamıştım ama uyandığımı sandım. Gerinince kemiklerim acıyla kütürdedi. Derim ateş içindeydi. Fakat sabah ışıl ışıl ve tatlıydı, çevremdeki aydınlık ve giderek hızlanan rüzgarın uğultusu gibi bana eşlik eden bir sürü olay, kurtarıcıları bekleyebilmem için güç veriyordu. Doğduğumdan beri ilk kez, yirmi yıldır ilk kez, kendimi çok mutlu hissediyordum."

***

"Bitkin durumda gözlerimi kapadım, ama güneş artık yakmıyordu, ne açlık ne de susuzluk duyuyordum; yaşama ve ölüme karşı kayıtsızlıktan başka hiçbir duygu yoktu içimde. Evet ölüyordum. Bu düşünce de içimi tuhaf ve kasvetli bir umutla dolduruyordu."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...