10 Kasım 2010 Çarşamba

Gazze Blues

Gazze Blues; İsrail'li yazar Etgar Keret ve Filistinli yazar Samir El-Youssef'un öykülerinden oluşan bir kitap. İkisi barış için bir adım atmak adına Gazze Blues'u yayına sokmuşlar. Kitabın içeriğinin mesaj verme gibi bir kaygısı yok, tüm mesaj bu iki yazarın aynı kitap kapağında isimlerinin altalta yazması. Kitap bu sebepten mi bilinmez bir lokmalık. Sanki yazarlar ne yazacaklarını bilememişler de bu proje aceleye gelmiş de öyle birden sunulmuş kitap piyasaya.
Kitabın ilk yarısını Etgar Keret'ın sürreal kokulu öyküleri oluşturuyor. İlk defa okudum ve gerçekten beğendim Keret'ın tarzını, mütevazi ama şaşırtıcı, güldüren ama acıtıcı değişik bir tarzı var. Özellikle "Şoşi" hikayelerini çok sevdim.
Kitabın ikinci yarısını Samir El-Youssef'un "Canavarın Susadığı Gün" isimli hikayesi oluşturuyor. Muhtemelen kendi hayatından esinlenerek yazdığı hikaye Lübnan'da Filistin mülteci kampında geçiyor.El-Youssef'un çok akıcı ve hikayeye bağlayıcı bir tarzı var.

İki yazar arasındaki fark ilk olarak şekilde ortaya çıkıyor. Keret'ın kısa hikayeleri ve El-Youssef'un tek bir uzun hikayesi. İçeriğe döndüğümüzde Keret'ın sürrealist tarzı, El-Youssef'un kurgu tabanlı realist tarzından ayrılıyor.

Ortak yanları ise, aynı topraklarda yaşayan, birbirine düşman olan iki kültürün çocukları olmaları. Ortadoğunun kaotik evreni ikisini de ulusal kimliklerinden bağımsızlaşmaya, siyasetten uzak, bireysel bir anlam aramaya itmiş.
Acının sıkılmaya dönüştüğü anda, edebiyatın, müziğin savaşın sesini bastırdığı anda; Gazze'de blues.
Gazze Blues.

Ve Keret'ın Şoşi'sinden bir bölüm:

    "Kimseyi göremedim önce, kum tepeciklerin arkasındaki telsiz antenleri dışında. Ama onların aslında telsiz anteni olmadıklarını keşfetmem çok uzun sürmedi. Kum tepeciklerinden birinin arkasından kuyruğu telsiz antenini andıran bir tavşan çıktı. Elinde dumanı tüten bir kalaşnikov vardı. 'Çuvalladık arkadaşlar, İsrail'li bunlar.' diye bağırdı. Üç tavşan daha çıktı tepeceğin arkasından, cipe atlayıp uzaklaştılar.
     'İnanmıyorum' diye fısıldadı Tziyyon , 'konuşan bir tavşan'
     Sığınağımıza döndük. Tziyyon, Şoşi'yi hafifçe dürttü. 'Şoşi, sana yalancı dediğim için beni bağışla. Gerçekten varmış öyle tavşanlar. Seni öldürdüğüm için de...'
     'Boşver dedi,' Şoşi, 'Hepimiz stres altındaydık.'
     Meir titremeye devam etti.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...