6 Aralık 2012 Perşembe

TAŞIDIKLARI ŞEYLER

"Taşıdıkları Şeyler", bir Vietnam gazisinin, Tim O'Brien'ın yazdığı savaş romanlarından birisi. Böyle duyunca kulağa ne kadar da klişe geliyor. Ama bu kitabın içindekiler klişe kelimesinin yanından bile geçmiyor.
Yazar kitaba muhteşem bir giriş yapıyor, somut olarak taşıdıkları şeylerle başlıyor ( silahları, mühimmatları, özel eşyaları, yiyecekleri, ilaçları, hatıraları, çok uzun bir liste...) soyut şeylerle devam ediyor, gittikçe derine inen bir soyutluk. Yazar savaşta kendisinin ve arkadaşlarının yaşadıklarını, kurgusal hikayelerle harmanlayıp sunuyor. İlk başta gerçek bir hikaye olarak okumaya başladığınız romanda, bir yerden sonra gerçekle kurgulanmış oranın arasındaki çizgi tamamen siliniyor. İşte bu noktada tam bir savaş hikayesi. Yazar da sürekli buna gönderme yapıyor;
"Savaşta belirlilik duygusunu, dolayısıyla hakikat duygusunu yitirirsin, bu yüzden gerçek bir savaş hikayesinde hiçbir şeyin tam olarak doğru olmadığı rahatlıkla söylenebilir."

Tim O'Brien müthiş bir betimleme ustası. Öyle ki; sizi olduğunuz yerden koparıp, Vietnam'a çatışmanın tam ortasına atıveriyor. Bu kitabı okumak bir film izlemekten farksız. Her şey gözünüzün önünde. Yağan yağmurun sesini, alevlerin sıcaklığını, bataklığın kokusunu duyabiliyorsunuz. Bundan daha önemlisi, yazarın hissettiğini (ki aslında yazarın mı, yoksa yaratılan kahramanın mı hissettiğidir muamma) hissedebiliyorsunuz. Tiksintisi ile tiksinti, şokuyla şok, korkusuyla korku, öfkesiyle öfke duyuyorsunuz. Kitabın genel kurgusu da bu açıdan çok başarılı. Kitabın içindeki bölümler tam içine girdiğiniz ruh haline uygun olarak devam ediyor.

Kitabı benim için en etkileyici kılan yönlerinden birisi de, bu savaş romanı içerisinde sadece savaşa değil, ölüme, hayata, korkuya, ümide, intikam duygusuna, aşka, sıradanlığa, depresyona,  hırslara  felsefi yönden bakabileceğiniz bir nokta bulabiliyorsunuz..

Tim O'Brien, savaştan görevini tamamlayarak kurtulmayı başarmış ve Harvard üniversitesinde eğitimine devam etmiş. Kitapta kendi açıklamasına göre, onu yaşadığı anıların girdabından kurtaran şey, yazmak, böylece yaşadıklarını kendinden ayırmak, somutlaştırmak olmuş. bu sayede sivil hayata çok kolay uyum sağlayabilmiş. "Taşıdıkları Şeyler" "New York Times Yüzyılın Kitapları" listesine girmeyi başarmış. Sonuna kadar da hak ediyor. Kitap "Siren Yayınları"ndan çıkmış ki; Siren yayınları son zamanlarda en güvendiğim ve en beğendiğim kitaplara imza atan yayınevi. Ve bu kitabın bu kadar akıcı olmasının mimarlarından birinin de çevirmeni Avi Pardo olduğunu düşünüyorum. Çevirdiği kitaplara imzasını atıyor, sanki tekrardan yazıyor.
Sonuç olarak "Taşıdıkları Şeyler" okuduklarım arasında akılda kalacak romanların arasına girmeyi başardı.

"Serttiler.
Ölebilecek adamların bütün duygusal yükünü taşırlardı. Elem, dehşet, sevgi, özlem - soyut şeylerdi bunlar, fakat soyut şeylerin de somut bir ağırlığı vardı. Utanç verici anılar taşırlardı. Zor zaptedilen korkaklıklarının ortak sırrını taşırlardı, kaçma veya donup kalma ya da gizlenme içgüdüsü ve pek çok açıdan yüklerin en ağırıydı bu, çünkü hiçbir zaman sırtından indiremezdin, mükemmel bir denge ve duruş gerektirirdi. Onurlarını taşırlardı. Bir askerin en büyük utancını taşırlardı, yüz kızarıklığını. Öldürür ve ölülerdi. Çünkü bunu yapmasalar utanırlardı. Savaşta bu yüzden vardılardı zaten, olumlu hiçbir şey yoktu, ne düş, ne görkem, ne de onur; onursuzluğun yüz kızarıklığı olmasın yeter ki. Utançtan ölmemek için ölürlerdi."
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...