14 Mart 2015 Cumartesi

Yıldız Kız

Şimdi ben nasıl anlatsam yıldızların kadim sessizliğini. Ürkek ve bilge ellerini. Hiç gördün mü hayatında bir yıldız ? Öylesine parlak gecede ve öylesine kayıp gündüzde.

Bazı yıldızlar var ki öyle her zaman gökyüzünde değiller. Bazen bir bakmışsın bir otobüste, bir okulda, bir lokantada, sokakta, bazen bir bakmışsın yanı başında. Söylediklerinden çoğu zaman bir anlam çıkaramazsın, başka bir dilde konuşur gibi kullanırlar kelimeleri, öyle her yerde duyduğun basma kalıplar yok. Tüm ezberleri bozan, tüm tabuları kıran, korkutucudur cümleler. Bazen ne saçmalıyor bu dersin de sonra sonra anlarsın. Sen başka şey görürsün, o bambaşka bir şey. Sen yerden bakarsın o gökten. Onları gördüğün yerde tanırsın.

Nasıl, nasıl bir korku tanrım bu. Bu kocaman, delice parlaklık, soludukça ciğerlerime kıymık kıymık batan o koku.

Şimdi ben nasıl anlatsam size yıldızların kadim sevgisini. Anlatamam, damarlarımda gezer durur çaresizlik. Yıllarca susmuş, hiç konuşmamış gibi, bir kelime söylesem, anlamını  kimseye anlatamam. Öyle garip, öyle rahatsız edici.


Jerry Spinelli "Yıldız Kız" isimli bir ilk gençlik romanı yazmış. Ama öyle derin, öyle metaforik bir anlatımla yazmış ki, her okuyanın keyif alacağı cinsten. Sıradışı insanlara adanmış bu romanı okumanız bir gününüzü bile almaz. Hakkında fazla da yazacak bir şey yok. Sizinde karşınıza bir gün bir yıldız çıkmışsa ya da siz o yıldızlardan biriyseniz seversiniz. Arka kapağından:


"Anlaşılmaz biriydi. Bugündü. Yarındı. Kaktüs çiçeğinin baygın kokusu, küçük bir baykuşun gölgesiydi. Onu aklımızdaki bir panoya iğnelemeye çalıştık, ama iğne panoya saplanmadı ve o uçararak uzaklaştı."
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...