17 Ocak 2011 Pazartesi

Betty Blue

Betty Blue bir aşk romanı mı?
Betty Blue bir borderline hikayesi mi?
Betty Blue Ayrıntı Yayınları'nın arka kapağına yazdığı gibi, "Kaderine razı olmayanların, öfkesini kontrol etmek istemeyenlerin, yüreğinde ateş yananların romanı" mı?
Belki de bunların hepsi.
Ama hepsinden önce ya da hepsiyle birlikte, bence Betty Blue kendilerine uygun tasarlanmamış bir evrende yaşamaya mahkum olanların romanı.

Çocukluk bitip yavaş yavaş etrafımızdaki hayatın nasıl bir yer olduğunu görmeye başladığımızda, kafamız karışır, hem de çok. Bilim herşeyi tanımlayıp, anlamını daraltma kaygısıyla buna "ergenlik dönemi" adını verir.
Oysa çocuğun etrafındaki o pembe fanus birdenbire tuzla buz olduğunda gördükleri o kadar acıdır ki; buna bu kadar kolay katlanabilmesi bile insanoğlunun ne kadar dayanıklı bir varlık olduğuna kanıttır.
Tüm insanların annesi ve babası gibi olmadığını fark eder önce. Herkesin onu sevmeyeceğini öğrenir. Sevginin aşk halinin ne kadar acı verdiğini öğrenir. Sonra da daha da kötüleri olduğunu fark eder. İnsanların birbirlerinin lokmalarına, mutluluklarına, avucundakilere göz diktiği, birbirlerini ölüme terkettikleri, bebekleri katlettikleri bir dünyaya düştüğünü. Ölümü öğrenir sonra, ölümden daha kötü şeyler olduğunu da; cinsel tacizi, tecavüzü, işkenceyi, psikolojik şiddeti, acıların en büyüklerini yine insanoğlunun kendi kendisine yarattığını görür, kahrolur.
Her insan için başında kahredicidir hayat, sonra birileri o kahredicilerden biri olur.
Diğerleriyse başa çıkmayı öğrenir, unutmayı öğrenir, yok saymayı öğrenir, duymamayı, görmemeyi öğrenir.
Kimisi de öğrenmez, öğrenmek istemez. İşkenceye göz yummanın, işkenceye ortak olmak olduğunu bilir.
Asimile olmayı, unutmayı, temelinden yanlış bir sisteme çark olmayı kabul etmez. Diğer insanlar gibi olmayı değil, gerçek bir insan olmayı seçer. Karşı çıkar, direnir, savaşır, delirir. Deliler bu gezegenin en haklılarıdır.
Standartlaştırılmış, sıradanlaştırılmış, ucuzlaştırılmış bir hayatı reddenler; kendilerine ait, bir akıl, bir hayat  bir evren isteyenler; çoğu zaman yenilgiyi en baştan redderler.
 Bilirler ki onlar; kazanılmış bir yenilgi, dayatılmış bir zaferden yeğdir.

Destansı Phillipe Djian eserinden :

"Ben çocukken yolun aydınlık olacağına inanıyordum."


.

1 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...